Son dönemde attığı her adım ile magazin gündeminde olan 33 yaşındaki oyuncu Merve Boluğur, Hürriyet gazetesinden Hakan Gence’ye röportaj verdi.
Şimdi 33 yaşındasın. Yıllar neleri değiştirdi?
“Maddiyat… Madde ağırlıklı gittiğim bir yoldu. Her şeyi dışarıda arıyordum. Baktım, hayatta da sınanmalarımız bitmiyor. Manaya yöneldim. Korkularımın üzerine gittim. Önceliklerim, hayatı yorumlama şeklim değişti. Kendime sınırları koyan meğer benmişim. Bir suçlu yokmuş. Bunları anlamak da aslında yaşla alakalı değil. Önemli olan edindiğin bilgileri uygulamaya koymak.”
Her hareketin magazinin gündeminde. En yanlış anlaşıldığın konu ne?
“Siz benimle ilgili istediğinizi düşünebilirsiniz, buna engel olamam. Beni bağlamaz. Benim gülmem, ağlayış şeklim bu! Siz mutlu olun diye, başka türlü anlaşılayım diye ekstra bir şey yapamam.”
Magazin programları gülmene çok taktı. Buna bozuluyor musun?
“İnsanlar kaygı dolu yüzlere alışkın oldukları için bilmedikleri bir şey yapıyorum sanırım. Hayata gülersen o da sana güler. Bazen güldüğüm ve anlık hissimle ortaya çıkan o görüntüler gayet doğal görüntüler. Ne var bunda?”
Birkaç kez sokakta maskesiz görüntülendin. Çok konuşuldu. Hastalanmaktan gerçekten hiç korkmuyor musun?
“İnancı çok sağlam biriyim. Yaradan’a çok inanıyorum. O anlamda hesap verdiğim, sığındığım tek o, gerçekten.”
Senin için ‘Bu kız delirdi mi’ gibi yorumlar da yapılıyor. Ne diyeceksin bu yorumlara?
“Bende kusur gören kendinde görüyordur. Her gördüğümüze eleştirel olarak etiket yapıştırabilen bir toplumuz. Ben özümü, kendimi yaşıyorum. Hayallerim doğrultusunda ilerlemeyi seçiyorum. Bu söylediğin yorumlar yüzünden bir dönem çekincelerim oldu. Ama eleştiri adı altında yapılan şeyler bizi o kadar kısıtlıyor ki. Öyle olmamalı. İnsanlar gülmeyi de, ağlamayı da, potansiyellerini de yaşayabilmeli. Bu yüzden tepki, eleştiri gelecekse de gelsin.”
Üç yıldır ekranda olmamanın sebebi ne?
“Teklifler aldım ama 18’den 30 yaşıma kadar aktif olarak oyunculuk yaptım. Bir dönem yorgunluk ve peş peşe işlerin vermiş olduğu bir sıkılma evresi yaşadım. İnsan işin ünlülük kısmında kendini biraz geri çekmek de istiyor. Kendi hayatını yaşamak istiyorsun. Evinde oturup kendini geliştirmek için kitap okumak, ailenle daha sık vakit geçirmek… Bunun yanında insani boyutta kendimi gerçekleştirmekle alakalı birtakım süreçlerden geçtim. Meditasyon sayesinde kendimle ilgili enteresan şeyler keşfettim. İçimde meğer büyük bir güç varmış.”
Sen hiç aşk acısı çektin mi?
“Aşkla ilgili yanlış bir algımız var. Olayın kötü kısmına bakmakla ilgili bir meylimiz var. Aslında aşk, huzur ve güvendir. Bir şeyler sonlanabilir, hayat devam ediyor. Oradan edineceğimiz dersler tekamül için gerekli. Benim de tepindiğim zamanlar oldu. Acımdan çözüm odaklı biri olarak çıkma becerisini aşk acısıyla kazandım.”
Aldattın veya aldatıldın mı?
“Aldattım da aldatıldım da, ikisini de yaşadım, net! Hayatta ergen olarak hareket ettiğim evrelerde, kısaca ne istediğimi bilmediğim zamanlarda, o anki mutsuzluğum sebebiyle böyle bir harekette bulunmuştum, bu kadar diyeyim.”
İsmini Google’da aradığımda ilk çıkan ‘Dekoltesiyle yürek hoplattı’ haberi oluyor…
“Bugün öyle değilim, ne çok açığım göz yoruyorum, ne çok kapalıyım yol yapıyorum (gülüyor).”
Kendini beğeniyor musun?
“Kendimle barışığım, olduğum gibi iyiyim. Ama dış görüntüden çok bilgi seviyemin yüksek olmasını daha çok önemsiyorum artık. Salt güzellik bir yere kadar.”
İlk bölümde ilişkileri ele alıyor ve ilk randevuda ideal erkeği bekleyen bir kadının hikâyesini anlatıyorsun. Peki senin ideal erkeğin nasıl?
“Kadın ruhundan anlayan bir adam olmalı. Kendi bireyselliğini yaşayan insan, benim için çok kıymetli. Kendini içsel ve kariyer olarak bir noktaya getirmiş, bunları da övünmek için kullanmayan biri. Anne-baba desteğini beklemeyen, kendi ayakları üzerinde durabilmiş, belli bir ruhsal olgunluk seviyesine ulaşmış ve öncelik sıralamasında beni ön sıraya koyabilecek güçte bir adam. Çözüm odaklı olması beni çok cezbeder.”
Okunma Sayısı: 288