Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmuyor
Şöhrete kavuşmak isteyen çok sayıda insan var. Bu oyun hep böyle. Ünlü olmak için elinden geleni ardına koymayan, popüler olabilmek için kendini dahi kırma potansiyeli taşıyan birçok insan mevcut. Ancak şöhret öyle bıçak sırtı bir yolculuk ki getirisi kadar götürüsü de bir hayli fazla. ‘Çok’laşıyor tüm ‘az’larınız ve günün birinde bir hata yaptığınızda uçurumdan dibe atlamış gibi oluyorsunuz. Afallıyor, sendeliyorsunuz. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.
Hastalığını kabul etmek istememişlerdi
Nur Yerlitaş da o eşikten atlama safhasını hayatını kaybetmeden birkaç yıl önce yaşamıştı. Nurella ile ekranların fenomeni olan Yerlitaş, bir sosyal medya kazasından sonra büyük tepki toplamış ve birçok sevdiği insan tarafından yalnızlaştırılmıştı. Halbuki hastalığı ve aldığı ilaçlar nedeniyle kendinde olmayışını bir türlü kabul etmek istememişlerdi bazı çevreler.
“Keşke bu yarışı Nur hayattayken yapsalardı”
Cemil İpekçi de Nur Yerlitaş’ın ölümünden sonra bazı kadın ünlülerin onun kıyafetlerini giymeye başlamasını, adeta bir yarış içinde olmalarına tepki göstermiş. “Bu da bir yarış, bu da bir reklam. Ölmüş bir kişinin üzerinden yapılan reklam ne kadar geçerli olur? Keşke bu yarışı Nur hayattayken yapsalardı. Keşke sağlığında bu kadar kıymet verselerdi. Benim de arkamdan aynı timsah gözyaşlarını dökenler olacak. Hiçbir şey istemiyorum” demiş. Çok ama çok haklı. Hep İpekçi’nin dediği gibi oluyor. Sağlığında kimse yanında değilken ölümünden sonra sahip çıkılıyor. Bir kişi ölüyor ve timsah gözyaşları dökülüyor. Samimiyetten uzak davranışlarımız bir gün biter mi, bitmez. Ünlüler “Ben öldükten sonra beni anmayın!” diye boşuna demiyorlar, değil mi? Herkesin samimi olmasını beklemiyoruz belki ama en azından derdi içtenlik, sahicilik ve samimiyet olanların kıymetini yaşarken keşke daha çok bilebilsek…