Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Aşk için ölmeyelim
📝 Hatice Şeyma Basut Ankara Life
BrandInvest’in kurucusu Naz Ersoy, kariyerindeki yolculuğunu ve ajansının sektördeki farkını Ankara Life Dergisi’ne konuk olduğu özel röportajda paylaştı. Klasik ajans kalıplarının ötesine geçerek yaratıcı, stratejik ve özgün bir yapı kurma amacını vurgulayan Ersoy, geleceğe dair hedeflerini ve BrandInvest’in sektördeki vizyonunu da samimiyetle açıkladı. Hem kişisel hem profesyonel değerlerinin işine nasıl yön verdiğini anlattığı röportajda, başarılarının arkasındaki güçlü ekip ve yaratıcı süreçlerin altını çizdi. Keyifli okumalar dileriz.
Naz Hanım kariyerinizin başından itibaren bugünlere kadar geçirdiğiniz yolculuk nasıl şekillendi? BrandInvest markasını kurmaya karar verdiğinizde sizi en çok motive eden şey neydi?
Kariyer yolculuğum, üniversiteden mezun olur olmaz bir yayında editör olarak başlamamla şekillenmeye başladı. Kısa sürede hem haber merkezi hem de reklam servisiyle dirsek temasında çalışırken, reklam tarafında daha fazla katkı sağlayabileceğim fark edildi ve bu alanda sorumluluklar almaya başladım. Çok geçmeden reklam amiri oldum. Ardından daha büyük bir medya grubuna transferim gerçekleşti ve burada beş buçuk yıl boyunca reklam koordinatörü olarak görev aldım. Bu süreçten sonra Ankara’da bilinen bir cemiyet ve magazin yayını çatısı altında bir etkinlik ajansı bölümü kurarak işin organizasyon ve marka tarafına yöneldim. Tüm bu birikim ve deneyim, kendi yolumu çizmeye teşvik etti. BrandInvest’i kurarken beni en çok motive eden şey, geleneksel kalıpların dışında, daha yaratıcı, stratejik ve vizyoner bir ajans yapısı kurmaktı. 15 yılı aşkın sektörel tecrübemi, marka dünyasına daha özgün bir yaklaşımla entegre etmek istedim. Bugün geldiğimiz noktada, hem ilgi hem de geri dönüşler bizleri fazlasıyla memnun ediyor. BrandInvest’in sektörde fark yaratan bir çizgide ilerlemesi fazlasıyla motive edici ve mutluluk verici diyebilirim.
BrandInvest’in sektördeki en büyük farkını ve başarısını nasıl tanımlarsınız? Müşterilerinizin sizi tercih etmesinin sebepleri neler?
BrandInvest’i farklı kılan, klasik ajans kalıplarının ötesine geçmesi. Yayıncılık ve iletişim dünyasında edindiğim tüm deneyimi ajansın ruhuna entegre ettim. Bu da bize daha özgün, daha stratejik bir bakış açısı kazandırdı. Başarımızın temelinde, sürekli kendini yenileyen bir ekip ve her projede fark yaratma isteği var. Müşterilerimiz de tam olarak bu nedenle bizi tercih ediyor: Sıradanlıktan uzak, dikkat çeken işler üretmek için.
Reklam ajansınızın hizmet alanları ve sunduğu yenilikçi çözümler hakkında biraz bilgi verir misiniz? Müşterilerinize özel yaklaşımınızı nasıl şekillendiriyorsunuz?
BrandInvest olarak önceliğimiz her zaman projeye dayalı bir ajans olmak oldu. Kuruluşumuzdan itibaren BrandEvent bölümümüz ön planda yer aldı. Kendi oluşturduğumuz projelerle yılın dört mevsimini selamladık ve her sezonun başlangıcında imza etkinlikler düzenledik: AutumnMelody, Winter Carnival, Spring Bloom ve SummerVibes artık bizimle özdeşleşti. Bunun yanı sıra BeautyFashionDay gibi defileleri kadın sağlığı ve güzelliğiyle birleştiren projelerimizle de dikkat çekiyoruz. Bu konseptler zamanla birer ritüele dönüşüyor ve her sezon için yeni projeler üretmeye devam ediyoruz. Ajansın ikinci güçlü kolu Brand Creative. Burada markalara kurumsal kimlik tasarımı, sosyal medya yönetimi ve içerik üretimi konularında yaratıcı hizmet veriyoruz. Üçüncü ayağımız ise BrandIcon. Bu bölümde müşterilerimizi influencer’lar ve ünlü isimlerle buluşturuyor, marka bilinirliğini hedef kitleye doğrudan taşıyoruz. Şu anda bu üç ana yapıyı sağlamlaştırmak üzerine yoğunlaştık. Ancak yakın gelecekte BrandStudio ve Brand Akademi gibi yeni alt markalarla bünyemizi genişletmeyi planlıyoruz.
Etkinlik yönetimi ve reklam dünyası, dinamik ve hızlı değişen bir sektör. Siz bu hızlı değişimi nasıl takip ediyorsunuz ve işinize nasıl entegre ediyorsunuz?
Öncelikle genç ve vizyoner bir ekiple çalışıyoruz. Bu da bizi her zaman güncel ve dinamik tutuyor. Genç ekip arkadaşlarımız sayesinde dijital dünyada neler olup bittiğini, algoritmaların nasıl evrildiğini, hangi içeriklerin trend olduğunu anbean takip edebiliyoruz. Ancak biz sadece takip etmekle kalmıyoruz; gözlemliyoruz, esinleniyoruz ama asla birebir kopyalamıyoruz. Gördüğümüz her şeyi kendi tarzımıza, BrandInvest çizgisine göre yeniden yorumluyoruz. Çünkü bizim için önemli olan özgünlük. Her trendi olduğu gibi almak yerine, kendi filtremizden geçirerek bize özgü bir içerik ve iletişim dili oluşturmaya özen gösteriyoruz.
Sizi profesyonel anlamda en çok zorlayan ya da öğreten deneyimler nelerdi? Bu deneyimler bugün iş hayatınıza nasıl yön veriyor?
Ben iş hayatını her zaman bir yolculuk olarak gördüm. Hayatta birçok yolculuk var ama bizimki biraz daha farklı bir rota… Sürekli kalabalıkların içindeyiz, onlarca firmayla, yüzlerce insanla temas hâlindeyiz. Bu yol, klasik bir mesai düzeninin ötesinde, sürekli akan ve dönüşen bir süreç. Kariyerim de adım adım ilerledi. Yol her zaman düz olmadı. Zaman zaman engebeli, yokuşlu, hatta karanlık anlardan da geçtik. Yorulduğumuz, yıprandığımız, hayal kırıklıkları yaşadığımız dönemler de oldu. Ama her yolculuk gibi bu da bize çok şey öğretti. Zor muydu? Evet. Ama öğretici, geliştirici ve dönüştürücüydü. Her aşamada biraz daha güçlenerek, değişerek ve olgunlaşarak yolumuza devam ettik. Şimdi geriye dönüp baktığımda, tüm bu deneyimlerin beni ben yaptığını ve BrandInvest’i bugün olduğu noktaya taşıdığını görebiliyorum. Ve bu yolculuk hâlâ devam ediyor.
Çocukluğunuzdan ve ailenizden biraz bahseder misiniz? Nasıl bir ortamda büyüdünüz?
Yaşam gustosu yüksek bir annenin ve babanın evladıyım. Babam, çocukluğumun bir döneminde Bakü’de fındık ithalat ve ihracatıyla ilgileniyordu. Bu yüzden bazı anılarda onu biraz uzakta hatırlıyorum. Ama hep güvenilir, iyi niyetli, sportif ve yüreği merhamet dolu bir adam olarak kaldı zihnimde. Annem ise oldukça yaratıcı, dönüştürmeyi seven ve hayata estetik bakan bir insandı. Seyahat etmeyi severdi, dostlarını evde ağırlamaktan büyük keyif alırdı. Aslında ikisi de oldukça misafirperver, ilişkilerinde samimi ve hayatla güçlü bağlar kuran insanlardı. Çocukluğum dostlukların değerli olduğu, insanların birbirine gerçekten zaman ayırdığı bir çevrede geçti. Ailemle kurduğumuz bağ da, yaşadığımız evin havası da bana sıcaklık ve aidiyet duygusunu hep hissettirdi. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; ben sevgiyle büyüdüm ve iyi insanların çocuğuyum.
Moda mı sizin peşinizde, siz mi modanın?
Moda beni buluyor. Kesinlikle.
Ajans kahkahası mı, strateji toplantısı mı?
Strateji toplantısı. Çünkü iyi bir fikir, en güçlü kahkaha kadar enerji verir.
Ajansınız bir kokteyl olsaydı içinde ne olurdu?
Tekila. Güçlü, karakterli ve eğlenceli.
Size göre “başarı” hangi renktir?
Beyaz. Net, sade ve şeffaf.
En son hangi anda “işte bu tam da benim hayatım” dediniz?
Organizasyonlardaki karmaşa, panik ya da yoğun heyecan anlarında… Ben orada sakinliğimi korurken tam da “bu benim hayatım” diyorum.
En son kendinize aldığınız ama “bu ödül gibi oldu” dediğiniz şey neydi?
Bir spa paketi. Masajlar, bakım, ruhumu ödüllendirdi gerçekten.
Bir film karakteri gibi yaşamak isteseniz, kimi seçerdiniz?
Film karakteri değil de, bir çizgi film karakteri diyeyim: Pocahontas ruhlu bir Şila… İçinde Trinity’den bir parça da var.
Kişisel olarak hangi değerleriniz, profesyonel hayatınızdaki kararlarınızı şekillendiriyor? Hayatta ve işte en çok önemsediğiniz şeyler nelerdir?
Hem hayatta hem işte en öncelikli değerim dürüstlük. Dürüstlüğün olduğu yerde güven vardır; güvenin olduğu yerde ise üretim, iş birliği ve uzun vadeli başarı mümkün olur. Yalanla, ikiyüzlülükle aram hiç yoktur. Yalandan beslenen insanları hissettiğimde içimde bir soğuma olur ve o ilişkiyi hiç tereddüt etmeden bitirebilirim. İş hayatında titizimdir, sorumluluk sahibiyimdir. Hatta bir insanı tanımak istiyorsak, onun iş yapış şekline bakmanın yeterli olduğunu düşünürüm. Biz BrandInvest olarak da her zaman almaktan çok vermeyi tercih eden bir ajans olduk. Bugün dönüp bakınca, belki daha fazla denge kurmalıydık diyorum ama yine de verdiğimiz güvenin ve iyi niyetin uzun vadede bize başka şekillerde döndüğüne inanıyorum. Mesleki kararlarımda da kişisel duruşum çok belirleyici oldu. Samimiyet, sorumluluk ve şeffaflık… Bu üçlüye bağlı kaldığınızda, yol ne kadar zorlu olursa olsun sağlam kalıyorsunuz. İşlerimizin yolunda gitmesinin en büyük nedenlerinden biri de bu bence.
Gelecek için hedefleriniz ve BrandInvest’in ilerleyen yıllardaki vizyonu hakkında neler söylemek istersiniz? Markanızı nerede görüyorsunuz?
BrandInvest’i bir ajans olarak değil, bir fikir ekosistemi olarak görüyorum. Kurulduğumuz günden bu yana sadece hizmet sunmadık; projeler ürettik, fikirler geliştirdik, sezonlara ritüeller kattık. Bu yaklaşım bizi farklı kıldı. Şimdi önümüzdeki süreçte bu yapıyı daha da derinleştirmek, sağlamlaştırmak istiyoruz. Kısa vadede BrandEvent, Brand Creative ve BrandIcon birimlerini iyice oturtmak önceliğimiz. Ardından BrandStudio ve Brand Akademi gibi yeni alt markalarla hem yaratıcılığı üretime dönüştüreceğimiz hem de bilgiyi paylaşacağımız alanlar kurmak istiyoruz. Markamı sadece Ankara’da değil, Türkiye’nin farklı şehirlerinde de projeleri konuşulan, yaratıcı kültürü dönüştüren ve sektöre yön veren bir yapı olarak hayal ediyorum. Ama bunu büyük söylemlerle değil; sağlam adımlarla, kaliteli işlerle ve sadık ilişkilerle yapmayı önemsiyorum. Vizyonumuzun merkezinde hâlâ aynı şey var: Kendine özgü, yaratıcı ve güven veren bir yapı olmak.
Ankara Life Dergisine özel bir mesajınız var mı?
Yıllardır çizgisini bozmadan, kaliteli içerikleriyle bizi buluşturan bir yayın oldu Ankara Life. Özellikle Sertaç Kantarcı’nın bu vizyoner duruşunu çok kıymetli buluyorum. Röportaj ve çekim süreci de çok keyifliydi. Tüm ekibe emekleri için çok teşekkür ederim.